13 Aralık 2013 Cuma

The Mentalist


Patrick Jane, gerçek bir medyum ya da insanları kandırıp paralarını alan bir sahtekar? Aslında 5 yıl önce yaptığı tam olarak buydu, fakat işler değişti. Şimdi CBI da suçluların peşinde ve alışılmamış, değişik metotlarıyla hepsini kıskıvrak yakalıyor. Bir tanesi hariç... Red John, seri katil. Patrick yıllardır peşinde fakat henüz ufacık bir ipucu bile elde edebilmiş değil. Red John her zaman bir adım önde.
Red John ile Patrick arasındaki ilişki ise 8 yıl önceye dayanıyor. Patrick daha hala bir sahtekar medyum iken... Polislere danımanlık yapıyor ve (sözde) medyum güçleriyle suçluları buluyor. Red John'un peşine düştüğünde ise onun hakkında televizyonda Red John'u gücendirecek şeyler söylüyor. Sonucunda ise karısı ve küçük kızı Red John'un kurbanları arasına giriyor. Suçluluk duygusuyla kendini yiyip bitiren Jane'i sadece bir şey geri hayata bağlıyor. İntikam... Red John'u yakalayıp onu kendi elleriyle öldürmek tek amacı. Jane'in Red John'u yakalamak için neler yapabileceğini gördüğünüzde bazen buna inanamayacaksınız.

CBI'a katıldıktan sonra arkadaşlar ediniyor fakat kendini insanlardan her zaman uzak tutuyor, çünkü ona göre hayatı zaten çoktan bitmiş. CBI'da ekibinin başı Teresa Lisbon, ve üç diğer ajan Kimball Cho, Wayne Rigsby ve Grace Van Pelt. Bir yandan onlara davaları çözmede yardım ederken bir yandan da Red John'un izini sürüyor. Fakat bu o kadar da kolay bir iş değil, çünkü Red John her zaman bir adım önde.
Jane belki gerçekten bir medyum değil ama olağanüstü gözlem ve çıkarım yapma yeteneği onu adeta bir medyumdan daha iyi yapıyor. Bu yetenekleri sayesinde o, CBI'ın göz bebeği ve takımının çözemediği dava henüz daha yok. Tabi ki Red John'u yakalamak dışında.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder